GÖNLÜMÜZDEKİ GÜLLERE YOLCULUK.

Son zamanlarda büyük bir hızla ahiret yolculuğuna geçen Büyüklerimiz, yaşıtlarımız, akrabalarımız, yavaş yavaş geçiş yaparken, beni köyüme götürün, beni köye götürün dediklerini duyuyoruz. Köye gidince bütün acılarım bitecek dediklerini duydum. Hey Gidi ahirete intikal eden büyüklerimiz, şimdi bütün acılarınız bitti hemi. Bu tür istekler bana Babamı ve anamı hatırlattı, son dönemlerinde hep beni köye götürün, beni köye götürün derlerdi. Şimdi Yaşça ilerlemiş bütün köylülerimi hatırlıyorum. Herkes gözünü köye dikmiş, Yaşça 40 ın üstünü geçen köye kaçmaya çalışıyor. Ne var bu köyde bilmemki, bir şeyler var orda, ecdamız orada yatarken, ahirete intikal eden ecdadımız bizi özlüyor sanırım. Oradaki anılarımız bizi çekiyor. Köyümüzü hiç görmemiş torunla bile köyümüze gitmek istiyor. Dünya işlerinden sıkılınca veya başımıza bir musibet geldiğinde hemen köye koşardım. Tavsiyem sizde deneyin köyümün güzel insanları. Oradaki kuru toprağın da bir anlamı var bizim için. Eyisiyle kötüsüyle, hatalısıyle kusurlusuyla o köy bizim köyümüz. Recep Bolat kardeşimizin bir sözü vardı, hasta olan vücudumuzun bir parçasını kesip atıyormuyuz, hemen doktora koşup tedavi ettiriyoruz demişti. Birbirimizle olan sıkıntılarımızı tedavi ettirelim. O zaman köyümün güzel insanları nasıl olsa içimizde bir parça vatan sevdası varsa, ki var, hemde çok, Vatan sevdası imandandır, O zaman birbirimize sıkı sarılalım. Birbirmizi sevelim, kusurumuzla, hatamızla sevelim. Birbirmizi bırakmayalım. Şimdi çocukluğumdan gençliğe geçerken Taşova da Lisede okuduğum yıllarda, Kışdan çıkıp bahara doğru 3-4 hafta köye gitmezdim, beklerdim ki bahar güzelliğini göreyim diye. Kırmızı Motorun remorkuna biner, uzun depenin altından yavaş yavaş köye ilerleken, Akpınara yaklaşırdık. Akpınarın başında Çoşkun İsmail dayımı görürdüm. İnekleri sulamaya akpınara getirmiş. Önünde yeni doğan buzağı hoplaya zıplaya koşturuyor, tam Akpınarı geçip abbas abinin ve Akgül'ün Durmuşun (Çok sevdiğim Durmuş dayımın) tarlasının kenarındaki it gülleri yeşil yeşil tomurcukları patlamış, yolun kenarlarında yemyeşil otlar süslemiş içimi sevince boğan güzel bir koku kaplardı. Köye yanaştıkça kalbim bir başka heyecanlanırdı. İlk okulun önüne gelince traktör durur biz inerdik. Tek tük köyümüzün güzel insanlarını görürdüm. Nasılda özlemişim köydeki komşularımızı, akrabalarımızı. İncecük yoldan yavaş yavaş ilerlerken ağaçlardaki tomurcuklar yeni patlamış, kuşlar cıvıl ötüyor, Köyüm bir başka güzel olmuş. Sabırsızlanırdım, Çötenin Üsüyünü ve Hatıç anamı görmeyi. Hızlı hızlı yürürdüm. Tokur Osman dayının damının yanında ki davuna bir bakar, hızlıca dönerdim Necaatdün dayımın tuğladan evinin yanından. Anamın bir elinde tokat bakırı bir elinde yarım ekmek inek sağmaya ahıra gidiyor. Kucaklardı sıkıca, Babam nerdesin lan hayırsız, bu kadarda özletirilirmi derdi. Seneler sonra o Milliyetçi, akraba düşkünü, şevkat kahramanı babamı ahirete yolcu ettik. İşte yaşanan bir anımı sizlerle paylaşayım. Aradan 3 dört sene geçmiş, 2006 yazı köye gelmiştim. Tabi babamızın mezarını ziyaret ettik köyde gezdik, tozduk dönüş vakti geldi çattı. Yolculuğa çıkmadan önce Oğlum Hüseyini yanıma aldım, mezarlığa babama Allaha ısmarladık demeye gittim. Çeşmenin başında abdest aldık, mezarının başında dilimiz döndüğünce dua ettik, geri döndük, tam arabaya bineceğiz gözlüğümün yokluğunu farkettim. Hüseyin oğlum mezarlıkta unuttuk hadi bir koşu al gel dedim. Hüseyin koşarak gitti. Ve az sonra geri geldi baba yok, hem çeşmeye hem mezarın başına baktım yok dedi. İçimden bir ses Ahmet ŞİMŞEK vardır bunda da bir hayır. Sanırım o şevkat kahramanı babam beni gitmeden bir daha görmek istedi dedim. Hüseyinle beraber mezarlığa gittik. Çeşmenin başına vardık orada gözlük yok. Sonra babamın mezarının başına vardık. Kendi dilimizle bir daha vedalaştık, müsaade istedik. Çeşmenin başından geçerken bir bakdık otların arasından gözlük bize bakıyor. İşte bak oğlum Hüseyin dedim, Büyük baban bizi bir daha görmek istedi, bizi çağırdı. Bunun başka anlamı yok dedik. Şimdi yazıyı kaleme alırken şu halimi mi merak ediyorsunuz. Söleyim tabi, bu yazıyı zor yazıyorum. Gözlerim doluyor. Sanki o günleri tekrar yaşıyorum. Gözlerimde köyümün, taşı toğrağı, ebelerimiz dedelerimiz, büyüklerimiz, akrabalarımız tütüyor. Köye gittiğimde onları bulamayacağımızı da biliyorum. Ama şunu iyi biliyorum onlar bizi bekliyor. Oraların havalarını teneffüs etmemizi istiyorlar. Sıla-ı rahim yapmamızı istiyorlar. Bizim sevdamız işte bu. TEK SEVDAMIZ ARPADERESİ derken bunları hatırlatmak istiyoruz sizlere ve kendimize. Sizleri bizleri, kainatı yaradan Yüce Rabbim Kalbimize öyle bir aşk verki seni bir an bile aklımızdan çıkarmayalım. Senin sevdiklerini her an sevelim. Köyümüzün güzel insanlarını senin rızaan için sevelim. Saygılar sevgiler.

Ahmet ŞİMŞEK

Copyright © Arpaderesi Köyü - Taşova/Amasya

Tasarım ve Yazılım Ahmet ŞİMŞEK

 

 


Arpaderesi Köyü
Free Web Hosting